İşin esasıyla uğraşmak lâzım. Daha çocuk denecek yaşlarda iken çökertildikleri izbelerde kendilerine, “milliyetçiliğin küfür olduğu” ezberletilen, fikrî şahsiyetlerini de “Kemalist devlet, yıkılacak elbet!” sloganlarıyla kitlesel hipnoza tâbi tutuldukları parti toplantılarında kazanan bir takıma devleti teslim etmenin cezâsını çekiyoruz!
Ama askerimiz ve sivilimizle çok daha büyük bir suçun da fâiliyiz.
Eğer bir kudretli yumruk veya bir mûbarek asker botunun ökçesi Türk Devleti’nin Başbakanlık makamında oturduğu hâlde, “Türk dediğin ne ki?” diyebilen şu mozaikçi Turgut’un bütün protezlerini ağzına dökebilseydi, bugün bu felâket başımıza gelmezdi bizim.
Lütfen hatırlayınız ki, o hilkat garibesi *****hurbaşkanı seçilerek ödüllendirilmiştir!
Oysa bu rezâlet başka bir ülkede yaşanmış olsaydı ağzına kurşun doldururlardı adamın!
Herhâlde toplumsal felç illetinden muzdarip olarak milletçe komaya girmiş olacağız ki, biz bu adamı terfi ettirdik.
Cezâsını verebilmiş olsaydık, Recep Tayyip, değil Başbakanlık koltuğunda oturmak, Siirt kahvelerinde kullanılan bir hasır kürsü bile bulamazdı.
Eğer devletin kutsallığına inanmayan ve Türklüğü esas almayan bu takım, Türk yaratılmayı en büyük şeref sayan, yâni Gazi’nin “muhtaç oldukları kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu” beyân buyurduğu Türk soyunun evlâtlarıyla yer değiştirmezse yarın Ankara Garnizonlarından bile alıp götürürler askerlerimizi!
Baksanıza şeref ve itibarımız iki paralık edildiği hâlde Recep Tayyip de, yardımcısı da hâlâ Amerika’yı savunuyor!
Ayıp be!
Efendim bu Washington’un bir komplosu değilmiş de.. Savaş psikolojisinin getirdiği lokal bir olaymış da..
Sen kimi savunuyorsun be adam? Ve kimi yalanlıyorsun?
Saldırıyı “mahallî bir olay olarak değerlendirmekte güçlük çekiyorum” diyen Genelkurmay Başkanı’nı mı tekzip ediyorsun yoksa?
Yahu amerikalılar bile kepazeliğin Washington’dan plânlandığını kabul etmeselerdi, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü olacak Richard Boucher denen adam “Askerlerimizin bâzı faaliyetlerinden rahatsız olduklarını” söyler miydi?
Hem lütfen amerikalıların bize kimi muhatap ettiklerine dikkat eder misiniz?
Dışişleri Bakanı değil. Yardımcısı da değil.
Ya kim?
- Sözcüsü!
Türk evlâdına hatırlatalım ki, bu herifler bizim generalimize bir teğmeni muhatap etmeye kalkacak kadar küstahlaştıkları hâlde adam hâlâ nota vermemekte direniyor.
Tekrar ediyoruz. Bu takıma tahammül edilirse yarın kendi başkentimizde generallerimizin bile başına çuval geçireceklerdir!
Şâiri Allah söyletir, bakınız Neyzen ne diyor:
İntihabın sonu gelmez, yaşamaktan maksat Vartasız köprüyü bir zarta ile geçmektir Reyini verdiği şahsın, soyunu bilmezse Kendisi kendisinin düşmanını seçmektir.
İntihap; seçim demektir.
Necdet Sevinç - Yeniçağ Gazetesi
